deyimler sözlüğü Bir nerededir.com sitesi!

deyim mi arıyorsunuz?

deyimler sözlüğümüzden bulup getirelim!

Türkçe Deyimler Sözlüğü

ateş deyimleri

lgs öğrencileri


Deyimler sözlüğümüzde bulunan, ateş ile ilgili, içinde ateş kelimesi geçen, ateş kavramını barındıran, sizler için seçilmiş ve hazırlanmış deyimlerin listesi aşağıdadır.

Deyimlerin üzerine tıklayarak anlamlarını, detaylı açıklamalarını, kullanım örneklerini ve günlük hayatımıza yansımalarını inceleyebilirsiniz.

Ve asla unutmuyoruz, dahi anlamındaki -de ve -da ayrı yazılır ;)

» ateş sözcüğünün anlamı nedir?

» ateş sözcüğünün ingilizce tercümesi

» ateş kelimesi ne demek?

ateş kelimesi ya da kavramı ile ilgili deyimler

Deyimler (39)

  • ateş açmak deyimi

    birçok kişi aynı anda ve ansızın, karşılarındakilere ateşli silahlarla mermi atmak.

  • ateş alır gibi deyimi

    çok çabuk, çarçabuk. örnek: Ateş alır gibi, bir geldi bir gitti.

  • ateş almak deyimi

    (1) (bir şey) tutuşmak, yanmaya başlamak, alevlenmek. (2) (ateşli silah) kendi kendine patlamak ya da patlatılmak. (3) türlü nedenlerle birden parlamak, öfkelenmek, kızmak, coşmak, telaşlanmak. örnek: Böyle ateş almak işi daha da zorlaştırır.

  • ateş almaya mı geldin deyimi

    Uğradığı yerde çok az kalıp hemen gitmeye kalkan kimseye 'Neden böyle çabuk gitmek istiyorsun? Olur mu bu?' anlamında bir sitem sözü olarak söylenir.

  • ateş bacayı sarmak deyimi

    (1) tehlikeli bir durum, önüne geçilemez, önlenemez bir biçim almak. (2) bir gönül işi, oldukça ilerlemek.

  • ateş basmak deyimi

    bir sıkıntı dolayısıyla yüzünde, vücudunda sıcaklık artmak.

  • ateş çıkmak deyimi

    yangın çıkmak.

  • ateş etmek deyimi

    ateşli silahla mermi yakmak. örnek: Düşman durmadan ateş ediyordu.

  • ateş kesilmek deyimi

    (1) ilkin pek öyle değilken, sonradan çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak. örnek: Çocuk ateş kesildi, böyle giderse birinci olur. (2) vücut ısısı çok yükselmek. örnek: Çocuğun elleri ateş kesilmişti. (3) ateşli silahlarla yapılan atışa son verilmek. örnek: Bir süre ateş kesildi, sonra yine başladı. 4 çok kızgın, öfkeli davranışlarda bulunmak. örnek: Durup dururken ateş kesildi, zor yatıştırdık.

  • ateş kesmek deyimi

    ateşli silahlarla yapılan atışa son vermek.

  • ateş olsa cirmi kadar yer yakar deyimi

    bütün gücüyle saldırsa da ondan korkmuyorum, bana bir şey yapamaz anlamında söylenir.

  • ateş pahası deyimi

    pek çok pahalı, fiyatı çok yüksek. örnek: Pazarda her şey ateş pahası, el yakıyor.

  • ateş pahasına deyimi

    pek çok pahalı, fiyatı çok yüksek. örnek: Pazarda her şey ateş pahası, el yakıyor.

  • ateş parçası deyimi

    (1) çok çalışkan, becerikli, çok canlı, hareketli (kimse). (2) çok yaramaz, ele avuca sığmaz (çocuk).

  • ateş püskürmek deyimi

    çok öfkelenmek, çok kızmak, kızıp kötü sözler söylemek. örnek: Babası ateş püskürmekteydi, çocuksa bir köşeye sinmişti.

  • ateş saçmak deyimi

    aşırı derecede öfkelenmek, pek çok kızmak, ateş püskürmek. örnek: Baktım, gözleri ateş saçmaktaydı, sustum.

  • ateş vermek deyimi

    tutuşturmak, yakmak.

  • ateş yağdırmak deyimi

    (1) ateşli silahlarla aralıksız olarak, bol mermi atmak, üst üste, durmaksızın ateş etmek. (2) öfkelenerek, çevresindekilere çok kötü, çok ağır sözler söylemek. örnek: Eve geldim ki babam ateş yağdırıyordu.

  • ateş yağmak deyimi

    (hava) çok sıcak olmak. örnek: Bugün hiç sokağa çıkma, ateş yağıyor.

  • ateşe atmak deyimi

    (kendini) çok tehlikeli bir işe bu tehlikeyi bile bile girişmek. örnek: Kendini ateşe atmak için çırpınıyordu sanki.

  • ateşe atmak deyimi

    (birini) bile bile tehlikeli bir işe salmak. örnek: Bunu yapmak onu ateşe atmak olur.

  • ateşe tutmak deyimi

    (bir şeyi) (1) şöyle hafifçe ateşe değdirip geri çekmek ya da ateşin karşısında bir süre bekletmek. örnek: Gömleği, çabuk kurusun diye ateşe tutmak isterken yakmıştı. (2) ateşli silahlarla üstüne mermi yağdırmak. örnek: Kaçağı ateşe tuttular.

  • ateşe vermek deyimi

    (1) kundak sokmak, kundaklamak, tutuşturmak, yangın çıkarmak, yakmak, yakıp yok etmek. örnek: Evi ateşe vermişti. (2) gereksiz yere telaşlandırmak, telaşa düşürmek. örnek: Durup dururken ortalığı ateşe vermek olmaz. (3) karışıklık çıkarmak. örnek: Yurdu ateşe vermekten çekinmiyorlar.

  • ateşe vurmak deyimi

    yemeği, pişirmek için ocağa koymak. örnek: Tencereyi ateşe vurdu.

  • ateşe vursan duman çıkmaz deyimi

    çok eli sıkı, çok cimri. ateş gibi çalışkan ve becerikli, zeki (kimse). ateş gibi yanmak vücut ısısı çok yükselmek.

  • ateşi başına vurmak deyimi

    (1) çok kızmak, sinirlenmek. (2) coşmak. örnek: Oğlanın ateşi başına vurdu galiba.

  • ateşi çıkmak deyimi

    vücut ısısı olağanken, indirilmesi gerekecek denli yükselmek, olağandan fazla olmak. örnek: Hastanın ateşi çıktı.

  • ateşi düşmek deyimi

    (hastanın) artmış, yükselmiş olan vücut ısısı azalmak ya da olağan dereceye inmek. örnek: Çocuk, ateşi düşünce kendine geldi.

  • ateşi uyandırmak deyimi

    sönmeye yüz tutmuş olan ateşi canlandırmak.

  • ateşi yükselmek deyimi

    vücut ısısı olağanken, indirilmesi gerekecek denli yükselmek, olağandan fazla olmak. örnek: Hastanın ateşi yükseldi.

  • ateşine yanmak deyimi

    (birinin) (1) biri yüzünden başı derde girmek, zarara uğramak. örnek: İkimiz de onun ateşine yandık. (2) âşık olmak. örnek: Ferhat, Şirin'in ateşine yanmış, kavruluyordu.

  • ateşini almak deyimi

    (1) acıyı, yanmayı azaltmak. örnek: Yoğurt, yanığın ateşini alırmış derler. (2) vücut ısısını düşürmek. örnek: Kolonya çocuğun ateşini aldı. (3) termometre ile vücut ısısını ölçmek. örnek: Hemşire hastaların ateşini almaktaydı.

  • ateşle oynamak deyimi

    çok tehlikeli bir işin üstüne üstüne gitmek. örnek: O, ateşle oynamaktan hiç korkmaz.

  • ateşler içinde deyimi

    (hasta) çok ateşli bir durumda. örnek: Çocuk ateşler içinde yatıyordu.

  • ateşten gömlek deyimi

    dayanılamayacak denli güç ve sıkıntılı durum ya da iş. örnek: Bu iş ateşten gömlektir, kimse yaklaşmaz.

  • bağrına ateş düşmek deyimi

    çok yoğun bir acı duyumsamak. örnek: Adamın bağrına bir ateş düşmüştü.

  • gönlüne ateş düşmek deyimi

    çok yoğun bir acı duyumsamak. örnek: Adamın gönlüne bir ateş düşmüştü.

  • içine ateş düşmek deyimi

    çok yoğun bir acı duyumsamak. örnek: Adamın içine bir ateş düşmüştü.

  • kendini ateşe atmak deyimi

     Bilerek zor ve tehlikeli bir işe girişmek.?Kendisini ateşe atmasına izin mi vereceksiniz??

Rasgele Deyim Videosu


Kavrama Göre Rasgele Deyimler

Kavramlar - 1 (6)

Kavramlar - 2 (6)


uzaktan eğitim öğrencileri

Deyim Kategorileri

Futbol Deyimleri

Birçoğumuzun en büyük tutkusu olan futbol ile hayatımıza giren deyimleri sizler için derledik...

Bilgisayar Deyimleri

Programlama algoritmalarının kodlanırken kullanıldığı programlama dili kavramlarını ve veri tabanı dili SQL...

Sağlık Deyimleri

Madem bu hayatta önce sağlık geliyor, o halde sağlıkla ilgili onlarca deyim de deyimler sözlüğümüzde yer al...

Motorcu Deyimleri

Hobisi motor olan motorsiklet düşkünlerinin kendi aralarında sıklıkla kullandıkları enteresan deyimlerin listesini...

Politika Deyimleri

Hayatımızın olmazsa olmazı, siyaset, politika ile ilgili jargonda yer alan deyimleri sizler için etüt edip, derleyerek...

Haber Deyimleri

5N-1K gibi en çok bilinen bir deyimin içinde bulunduğu haberler kategorisinde bakalım ilginizi çekecek başka ne deyimler yer...

Spor Deyimleri

Günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisidir spor. Hem sağlık için hem de görünümümüz için elzemdir spor yapmak. Futbol dışında...

Müzik Deyimleri

Ruhun gıdasıdır dediğimiz müzik ile ilgili günlük hayatımızda yer alan nice deyimler, nice sözler jargona girmiştir....

Alışveriş Deyimleri

Gel vatandaş gellll diye başlar alışveriş deyimlerimiz. Özellikle bayanları yakından ilgilendiren, damping, indirim, sezon sonu, seri sonu ve daha neler neler...


müzik listeleri

Rasgele Deyimler - 1 (4)

Rasgele Deyimler - 2 (4)


ingilizce tercümesi

En Çok Aranan Deyimler - 1 (8)

En Çok Aranan Deyimler - 2 (8)


müzik klipleri

İngilizce Deyim Örnekleri - 1 (3)

  • It's raining cats and dogs.

    Bardaktan boşanırcasına yağmur yağması.

  • A storm in a teacup.

    Bir kaşık suda fırtına kopartmak.

  • That ship has sailed.

    O treni kaçırmak. Çoook geç kalınması.

İngilizce Deyim Örnekleri - 2 (3)

  • Come rain or shine.

    Her ne olursa olsun.

  • Calm before the storm.

    Fırtına öncesi sessizlik.

  • Have your head in the clouds.

    Aklı bi karış havada olmak.